Bir yapının kalitesi yalnızca tasarım çizgileriyle değil, malzeme seçimi ile doğru tanımlanmasıyla belirlenir.
A.C.Partners olarak; malzeme seçiminin, projenin estetik ve teknik dengesini doğrudan etkileyen en kritik aşamalardan biri olduğuna inanıyoruz. Ancak çoğu projede bu süreçte yapılan hatalar, ilerleyen dönemlerde performans kayıplarına, yüksek bakım maliyetlerine ve zaman kayıplarına neden olabiliyor.
İşte mimari ve inşaat süreçlerinde sıkça karşılaşılan 5 yaygın malzeme seçimi hatası ve bunlardan kaçınmak için profesyonel önerilerimiz:
- 1. Estetiği Performansın Önüne Koymak
- 2. Malzemeler Arası Uyumu Göz Ardı Etmek
- 3. Sadece İlk Maliyet Üzerinden Karar Vermek
- 4. Sürdürülebilirlik Kriterlerini Göz Ardı Etmek
- 5. Tedarikçi Güvenilirliğini İncelememek
- Malzeme Seçimi, Tasarımın Sessiz Mühendisliğidir
1. Estetiği Performansın Önüne Koymak
Bir malzemenin formu, doku kalitesi veya rengi ilk bakışta projeyi öne çıkarabilir; ancak teknik performans göz ardı edildiğinde bu avantaj kısa sürede dezavantaja dönüşür.
Projelerde yalnızca görsel etki üzerinden yapılan malzeme seçimi, özellikle iklim koşullarına, kullanım yoğunluğuna veya bakım gereksinimlerine uygun değilse erken deformasyon, renk solması, yüzey çatlaması veya neme bağlı bozulmalar gibi sorunlar doğurur. Bu da hem yapının estetik bütünlüğünü zedeler hem de uzun vadede yüksek bakım ve yenileme maliyetleri yaratır.
Her malzeme kararı, mekânsal kullanım senaryosu, iklim koşulları, trafik yoğunluğu , yapısal gereklilik ve bakım döngüsü dikkate alınarak verilmelidir. Estetik seçimleri teknik uygunlukla dengelemek, hem sürdürülebilir hem de işlevsel bir proje çıktısı sağlar.

2. Malzemeler Arası Uyumu Göz Ardı Etmek
Her yapı elemanı, yanındaki malzemeyle etkileşim halindedir. Ancak projelerde bu etkileşim sıklıkla gözden kaçar.
Farklı genleşme katsayılarına, yüzey sertliklerine veya yapıştırıcı kimyasına sahip malzemeler yan yana uygulandığında, zamanla çatlama, soyulma veya yüzey ayrışması gibi fiziksel deformasyonlar oluşur.
Özellikle cephe sistemlerinde, ıslak hacimlerde ve zemin kaplamalarında bu tür hatalar sıkça görülür.
Malzeme kombinasyonları, uygulama detayları ve birleşim noktaları dikkate alınarak oluşturulmalıdır. Proje aşamasında disiplinler arası koordinasyon sağlamak bu tür sorunları minimize eder.

3. Sadece İlk Maliyet Üzerinden Karar Vermek
Projelerin bütçe baskısı altında yürütülmesine alışkınız. Bu baskı çoğu zaman kısa vadeli maliyet avantajı sunan malzemelere yönelimi artırır. Ancak düşük fiyat, genellikle düşük kalite, kısa ömür veya yüksek bakım ihtiyacı anlamına gelir.
İlk uygulandığında hayran kaldığınız bir zemin kaplaması birkaç yıl içinde deformasyona uğrayabilir. Gerekli ısı korunumu sağlamayan bir cephe kaplaması, işletme (kullanım) sürecinde toplam maliyeti katlayabilir.
Malzeme seçiminde Life Cycle Cost (Yaşam Döngüsü Maliyeti) analizini benimseyin. Başlangıçta daha yüksek yatırım gerektiren, ancak enerji verimliliği ve bakım kolaylığı sağlayan malzemeler, uzun vadede toplam proje maliyetini düşürür ve kullanıcı memnuniyetini artırır.
ÖRNEK ANALİZ
Bir zemin kaplamasında;
- Epoksi kaplama: ilk yatırım 900 TL/m², 10 yılda yenileme + bakım maliyetiyle toplam 2.850 TL/m²’ye ulaşır.
- Seramik kaplama: ilk yatırım 1.500 TL/m², ancak uzun ömrü sayesinde 20 yılda toplam 1.890 TL/m² maliyetle çok daha avantajlıdır.
Sonuç olarak, düşük ilk maliyet uzun vadede yüksek toplam maliyete dönüşebilir.
Bu nedenle LCC analizleri, özellikle hastaneler, ofis binaları, kamu projeleri ve oteller gibi yüksek kullanım yoğunluğuna sahip yapılarda karar destek aracı olarak mutlaka kullanılmalıdır.

4. Sürdürülebilirlik Kriterlerini Göz Ardı Etmek
Günümüzde malzeme seçimi yalnızca tasarım kararı değil, çevresel bir sorumluluktur.
Yüksek karbon ayak izine sahip, geri dönüştürülemez veya toksik bileşen içeren malzemeler; hem çevre hem de kullanıcı sağlığı açısından risk oluşturur.
Bu tür seçimler, uluslararası yeşil bina sertifikasyon süreçlerinde (LEED, WELL, BREEAM vb.) ciddi puan kayıplarına yol açabilir.
Her bina tabiki bu sertifikaları almak için tasarlanmaz fakat çevresel sorumluluk çerçevesinde tasarımcıların sertifika alınmasa dahi bu kriterleri benimsemesi gerekmektedir.
Doğal, düşük VOC’lu, geri dönüştürülebilir veya yerel üretim malzemeleri tercih edin. Bu yaklaşım, çevresel etkiyi azaltmanın yanı sıra yapının enerji verimliliğini artırır. Doğal ışıktan maksimumda yararlanma ciddi enerji tasarrufu sağlacaktır.

5. Tedarikçi Güvenilirliğini İncelememek
Bir malzeme seçiminin başarısı, onu sağlayan tedarikçinin sürekliliği ve güvenilirliği kadar güçlüdür.
Projelerde genellikle yalnızca fiyat teklifine odaklanıldığı için, tedarikçinin teslim süreleri, garanti koşulları, teknik destek kapasitesi veya önceki referansları yeterince değerlendirilmez. Bu durum, özellikle proje teslim aşamalarında gecikmelere ve beraberinde süre baskısı kalite standartlarının düşmesine neden olur.
Satın alma öncesi referans proje analizi, teknik test raporları ve üretici garantilerini mutlaka talep edin. Uzun vadeli tedarikçi ilişkileri, kalite sürekliliğini ve projenin güvenilirliğini garanti altına alır.
Malzeme Seçimi, Tasarımın Sessiz Mühendisliğidir
Malzeme seçimi; tasarım estetiği, mühendislik performansı ve sürdürülebilirlik hedeflerini ortak bir noktada buluşturan stratejik bir karardır.
A.C.Partners olarak; her projede doğru malzeme kararlarını, teknik analizler ve kullanıcı ihtiyaçları doğrultusunda şekillendiriyor; uzun ömürlü, çevreye duyarlı ve estetik açıdan bütüncül yapılar tasarlıyoruz.

























